Bunlardan en bilinen bir kaç tanesini inceleyecek olursak;
-Özellikle 1700’lerde muz meyvesinin kötü şans getirdiğine inanılırdı. Sefer sırasında fermantasyon ile zehirli gaz çıkaran muzun, gemicileri öldüreceği ve hevenklerde saklanan zehirli örümceklerin de personeli zehirleyeceğinden korkulurdu.
-Gemi ile beraber koşturan yunuslar her zaman iyi olaylara işaret eder, ama her görülen köpek balığı da kötü olaylara işaret kabul edilir, hatta kaçınılmaz bir ölüm yaşanacağı beklenirdi.
-İncil ya da başka bir kutsal kitap, çelik bir kutuya konulup, geminin en yüksek direğine asılır, gemi çürüğe çıkana kadar yıllarca tutulurdu. Kutsal Kitabın gemiyi sürekli koruyacağına inanılırdı.
-Osmanlı Donanmasında da çelik bir kutuya konulan Kur’an, her geminin grandi direğine saklanırdı.
-En gülünç olanı ise hala bazı insanlar tarafından inanılan köprü üstünde ıslık çalmanın uğursuzluğudur. Çalınan her ıslığın, fırtınaya davet çıkaracağı ve rüzgarı çağıracağı zannedilirdi.
-Geminin ömrü boyunca bereket ve şans içinde seferler yapması için inşa edilirken, ilk kaynak atıldığında omurgasına madeni bir para kaynakla yapıştırılırdı. Günümüzde de bu inanış hala kabul görmektedir. İnşa ettiğimiz bütün gemilerimizde törenle bu para yapıştırılmıştır.
-Gemiye ilk adımınızı sol ayakla ile attıysanız seferde sizi felaket beklediğine inanılır. Sağ ayakla adım atılmasının uğuruna inanılır.