Korsanlar, sözlüklerde korsanlık eden, açık denizde hırsızlık yapan kişi olarak geçer. Gerçekte, korsanlar kendilerini yalnızca denizlerle sınırlandırmamış, gerektiğinde kara hedeflerine de saldırmışlardır.
Tarihte korsanlar tarafından gerçekleştirilen fetihler de bulunur. Bir savaş lordu olan Edward Mansfield, 1000 adamlık gücüyle 1663’te İspanyollara saldırıp, şimdi Meksika‘da bir şehir olan Campeche’yi ele geçirmiştir. Bir diğer korsan lordu Henry Morgan, şimdi Küba’da bir kasaba olan Puerto’yu ele geçirmek için adamlarını kıyıdan yetmiş beş kilometre içeri sokmuştur.
Korsanlar için neyin yağmalanacağı önemli değildir, yeter ki ödül büyük olsun.
Zenginliğin olduğu her yerde, onu çalmaya hazır olanlar bulunur. “Tarihin en eski mesleği” olmasa da hırsızlık, büyük ihtimalle ikincisidir. MÖ 1200’lerde bile eski Mısırlı denizciler, “deniz insanları” dedikleri bir takım insanların gemilerini yağmaladıklarından bahseder.
MÖ 75’de Julius Sezar, Rodos adasına seyahat ederken korsanlarca yakalanmıştır. Kendisi için istenen fidyeyi duyan Sezar, gururuna yediremediği rakamı ikiye katlamalarını istemiş, fidyeyi alan korsanlarca serbest bırakıldıktan sonra bir gemi filosuyla geri dönüp, bütün korsan liderlerini çarmıha gerdirmiştir.
15. ve 16. yüz yıllarda Akdeniz’de, birbirinin aksi iki korsan oluşumu vardı. “Aziz John’un askerleri” ismindeki hristiyan grup müslüman ticaret gemilerini yağmalarken, müslüman korsanlar da hristiyan ticaret gruplarının gemilerini yağmalıyordu.
Filmlerde hep yelkenli gemileriyle, kılıçlarıyla görünen korsanları izleriz ancak korsan bugün de vardır. On sene öncesine kadar haberlerde gördüğümüz Somalili korsanlar gibi, Atlantik’in öbür yakasında Nijerya’yı mesken tutmuş korsanlar bütün denizlerde bulunur. 19. YY başlarında Madam Ching adında, yüzlerce gemi ve binlerce adama hükmeden bir Çinli korsan kraliçe, 1000 km’lik bir sahil şeridinde ticaret gemilerini yağmalıyordu.
